Yaşam

Kürtlerin Aram’ı

20. yüzyıla Kürt müziğinde iz bırakmış, yüzlerce sanatçıyı etkilemiş, eserleri onlarca yıldır çalınan ve Kürtlerin yaşadığı her yerde çalmaya devam edecek çok az sanatçı var. Aram Tigran da hiç şüphesiz bu birkaç sanatçıdan biridir. 1960’lı yıllarda başlayan ve vefat ettiği 2009 yılına kadar devam eden profesyonel müzik hayatında Kürt müziğine büyük bir miras bıraktı. 14 albüm ve 250’yi aşkın şarkıyla Kürt müziğinin unutulmaz anıları arasında yer alıyor.

Aram Tigran’ın müziği kadar hayatı da dinleyicilerini etkilemiştir şüphesiz. Çünkü bu biyografide soykırımı yaşamış bir ailenin hayatta kalması ve fakir bir aileden büyük bir sanatçının ortaya çıkış hikayesi var. Sanatçının babası Sasonlu Dikran Melikyan ve annesi Diyarbakır Kulplu Hilda Hanım 1915 soykırımından sağ kurtulan Ermeniler arasında. Peder Dikran Melikyan, Diyarbakır’da yıllarca askerlerden saklanan bir Kürt ağa tarafından kurtarılır. “ Bir gün babamla Kamışlo’da oturuyorduk. Babam bana ‘Bak oğlum, şu anda tamamen Kürtler sayesinde yaşıyorsun’ dedi. Daha önce anlamadım nasıl yani dedim senin yüzünden değil mi dedim. Bana ‘Ben ölseydim sen nasıl doğacaktın?’ dedi. ‘Bir Kürt ağası bana destek oldu, beni yıllarca Türk askerlerinden sakladı. Askerler ağaya, yanınızda bir Ermeni var, çıkın diyorlardı, o da askerlere defalarca rüşvet verdi, sırf beni bulup öldürmesinler diye. Beni Qamişlo’ya gönderene kadar o ağanın yanında büyüdüm. O yüzden şimdi yaşıyorsan Kürtlerin sayesindedir, Kürtlerin derdini unutma. ‘Onlarla dost olun, yakınlaşın, kültürleriyle yakınlaşın, biz Ermeniyiz, Ermenice söyleyin ama ağırlığı Kürtçeye verin’ diyordu. O sıcaklığı bana babam aşıladı.(bir)

BABASINI TAKİP ETMEK

Sanatçının ailesi 1928’de Sason’dan Rojava’nın Qamişlo şehrine göç etti. Babası orada yıllarca işçi olarak çalıştı. 1934 yılında Aram isimli çocukları dünyaya geldi. Sanatçı 16 yaşına kadar bu şehirde okulda zaman geçirdi. Okul yıllarında ilgisi hep müzikle oldu. Müzikle ilgili her türlü faaliyetin içinde olmaya çalışır. Öğretmenleri de sesini beğeniyor ve “kesinlikle harika bir sanatçı olacaksın” diyerek onu cesaretlendiriyor. Ancak müziğe olan ilgisinin ardındaki en değerli kişi babasıdır. Aynı zamanda flüt çalan ve şiirler de yazan babası, oğlunun yeteneğini küçük yaşta fark eder ve onun en büyük destekçisi olur. 16 yaşında okulu bitirdiğinde babası ona ilk enstrümanı olan ud’u aldı. Daha sonra ud ve musiki dersleri alması için altı aylığına bir müzisyene gönderir. İlk müzik eğitimini burada aldı. Bir yıldır ud çalıyor ama ud sesinin yüksek çıkmamasından yakınıyor. O dönemde mikrofon, hoparlör gibi cihazları olmadığı için gittiği düğünlerde ve gecelerde hem ud sesi hem de kendisi yüksek ses çıkarmadığı için keyfi kaçıyordu. Sesini duyurmak için bağırarak müzik söylemek zorunda kalıyor, bu yüzden birçok konserden sonra hastalanıyor. 17 yaşında daha önce hiç görmediği bir cümbüş ile karşılaşır. Çalar ve sesinin diğer enstrümanlardan çok daha gür olduğunu görür, hızlıca babasıyla konuşur ve bundan sonra hayatından asla vazgeçmeyeceği ve kendisiyle özdeşleşeceği cümbüşüne kapılır.

O dönemde Hesen Cizrevi, Muhammed Arif, Meryem Xan gibi sanatçıları dinliyor ve bu sanatçılar Kamışlo’ya geldiklerinde onlardan müziğe dair bir şeyler öğrenmeye çalışıyor. Gençliğinden itibaren “O da küçük bir ressamdı” dediği babasının yazdığı şiirleri besteliyor. Sanatçının en sevilen eserlerinden biri olan “Bilbilo”nun sözleri babasına aittir. Babasının ölümünden kısa bir süre önce oğlunu yanına çağırarak “Bu benim son şiirim, bunu bestelemeni istiyorum” diyerek Bilbilo’nun sözlerini veriyor. Oğlu, müzik sözlerinin anlamını sorduğunda, “Bu, gurbetçi ve yerinden edilmiş insanlarla ilgili bir şiir. Bülbülün yuvası olmadığı gibi, bizim insanımızın da henüz yuvası yok. (2)

Sanatçının “Rihê”, “Hatim Hatim Hayastan”, “Çil Çil Kezî”, “Tûzik”, “Yar Li Tebeqa Duduya”, “Gulguli”, “Ay Dil Birîndarim”, “Bisk Bitêl”, “Ay Dil Ay Dil Dilo Lo ”, “Dilo Henûno”, “Merd im”, “Kula Dilê Min Welat”, “Diçim Diçim” vb. eserler de babasına aittir.

SURİYE’DE KÜRT MÜZİĞİ YAPAN BİR ERMENİ

Tigrans’ın dördü erkek (Sarkis, Hayik, Aram, Kevork), ikisi kız (Bayzar, Zovinar) olmak üzere 6 kardeşi vardır ve müzikle uğraşan üç erkek kardeşi vardır. Aram cümbüş, en küçük erkek kardeşi darbuka ve ortanca erkek kardeşi keman çalıyor. Kamışlo’da katıldıkları eğlence ve düğünlerde kısa sürede tanınır ve sevilirler. Doğal olarak en büyük ilgi hem çalan hem söyleyen hem de özgün besteler üreten Aram’a oluyor. Ancak 1950’lerin ortalarına denk gelen bu dönemde Suriye’de ulus-devlet inşasının temelleri atılıyor, yavaş yavaş asimilasyon ve Araplaştırma politikası uygulanmaya başlandı. Bu nedenle sanatçı ne anadili Ermenice ne de çalmayı sevdiği ve alışık olduğu Kürtçe istediği kadar şarkı söyleyememektedir. Dönemin hükümet yetkililerinin baskısıyla Arap müziğini gamla söylemek zorunda kalır. “Çünkü hükümet Araptı. Devlet görevlileri düğünlere gelir ve bizden daha fazla Arapça söylememizi isterdi. Kürtçe söylerdik, ‘kesin’ dediler. Kürtçeyi az oynayın dediler. Ermenice konuşuyorduk, yine araya giriyorlardı. Sadece Arapça çalınmasını istediler. Biz de rahatsız olduk. Bizi özgürlüğümüzden mahrum ettiler.” (3)

Sanatçının Kürtçe söylediği ilk müzikal sözler, babasının arkadaşı Cegerxwin ile ilgili olan “Şev Çu”dur. 1965 yılında Rojava Amudê’de yaşayan Cegerxwin, müzikal sözlerini Aram Tigran’a bizzat verdi. “Cegerxwîn bana ‘Bu şarkının iki anlamı var, vatan için ve aşk için söylenebilir’ dedi. Ben de şiiri aldım ve şarkıyı yaptığım gün sabahtan akşama kadar hiçbir şey yemedim. Annem bana ‘Şarkı söylediğini anladık ama yemek yemiyor musun?’ derdi. Yaptığım şarkıyı o kadar çok sevdim ki heyecanımdan yiyemedim. Çünkü bir sanatçı bir şarkı yaptığında önce onu beğenmesi gerekir. O beğenirse halk da beğenir” dedi. (4)

Tigran Ailesi’nin Cegerxwin ile olan dostluğu Aram’a birçok müziği kazandırdı. “Lo Lo Pismamo”, “Keko Ez Bilurvanim”, “Lêvşêrîna Min”, “Çavbeleka Min Tuyî”, “Newroze”, “Sebra Dila”, “Min Gulfiroşek Dît”, “Diya Darê” kürt dili “Nexweşim”, “Gundê Me Pir Piçûke”, “Di Baxan De”,
“Gula Zer”, “Ez Ji Xew Rabûm”, “Derdê Dila” adlı müziklerinin arkasında büyük Kürt şairinin imzası var.

ERİVAN RADYOSUNDA

Sanatçı 31 yaşına geldiğinde hayatını değiştirecek bir gelişme olur. Ermeni hükümeti 1915 soykırımından sonra farklı ülkelere dağılan mülteci Ermenileri 1965 yılında ülkelerine davet etmiştir. Ermenistan hükümet yetkilileri bu daveti Suriye’nin Kürt bölgesindeki Ermenilere de yapmış ve Tigran Ailesi kabul etmiştir. büyük bir zevkle. Aram Tigran, iki erkek kardeşi ve anne ve babasıyla birlikte, hükümetin davetinden bir yıl sonra, 1966’da Qamişlo’dan ayrılarak Suriye’nin Lazkiye kentinden hareket eden bir gemiye biner. Sanatçının bir abisi gitmek istemez ve Kamışlo’da kalır. Aile gezisi beş gün sürer. Aram ve kardeşleri, uçakta bulunan yolculara kısa süreli konserler vermeyi de ihmal etmiyor. Ermenistan’a vardıklarında hükümet tarafından Erivan’a 40 kilometre uzaklıktaki bir kasabaya yerleştiriliyorlar.

Aram Tigran ve babası Ermenistan’a geldiklerinde akıllarına gelen ilk şey Erivan Radyosu’na gidip müziklerine orada devam etmek. Kısa süre sonra baba oğul Erivan’a giderek radyonun kapısında soluğu aldılar. Aram Tigran yıllardır çalmayı hayal ettiği radyoda yer almakta ve işe alınmayı dört gözle beklemektedir. Baba oğul Ermeni, Kürt, Azerice ve Rus servislerini dolaşıp önce Ermeni servisini çalmaya karar verirler. Buradaki radyoculara hükümetin isteği üzerine Suriye’den geldiklerini ve radyoda çalışmak istediklerini söylüyorlar. Aram’a Ermeni servisinde sorulan ilk soru diplomasının olup olmadığıydı. Sonra “Biraz müzik çalalım” diyorlar, Aram Ermenice, Kürtçe ve Arapça şarkılar çalıyor ve söylüyor. Radyodakiler sanatçıyı beğeniyor ama ‘Diplomasız alamayız’ diyorlar. Sanatçı bu yanıt karşısında büyük bir hayal kırıklığı ve pişmanlık yaşar. Yanındaki babası onu teselli eder ve “Sakin ol, dünya sabırla inşa edilmiştir, hadi Kürtlere gidelim” der.

Sonra kürt servisinin kapısını çalarlar. Sanatkara’dan burada önce diploma istenmiyor, o zamanlar Ermenistan’da kullanılmadığı için cümbüş yapmaları isteniyor, sonra ondan çalıp şarkı söylemesini istiyorlar. Dinleyiciler radyodaki 7 kişidir. Sanatçı ilk bestesi “Şev Çu”yu seslendiriyor. Seyirci şarkıyı bitirmeden “Tamam ustasın” der ve “Dur bir dakika diplomana bakmıyoruz, yeteneğin var, sana ihtiyacımız var” diye ekliyorlar. Sanatçının Erivan Radyosu yılları böyle başlar. Aram Tigran burada 18 yıl çalıştı ve o zamandan beri Kürtler arasındaki itibarı arttı.

SİYASİ ŞARKILAR

Hayatını Kürt müziğine adayan sanatçı, Kürt sorununa her zaman büyük ilgi göstermiş ve müziğinde sorunu görünür ve işitsel kılmaya çalışmıştır. Sanatçı, 2004 yılında seslendirdiği “Dest Bidin Destê Hev” adlı eserinin başında Kürt halkına seslenerek “Kürtler el ele, bütün Kürtlere Aramê Tigran diyorum, bir olun” diye bir davette bulunuyor. ”. “Axa Axa Welat”, “Îro Li Welat Şere”, “Kurdistan Şêrine”, “Binefşa Berivanê”, “Çiyayê Gabaro”, “Newroz”, “Kurdistan Tu Delali”, “Zilan”, “Jana Birînê”, “Pêşmergeyên Welat ” ”, “Ala Renkn”, “Şehit Fırat”, “Ev Çi Dinyaye”, “Em Xortê Kurdin”, “İşte Welatê Bav u Kalan”, “Rabin”, “Kurdi Xweşe”, “Dayê Ez Herime Şer” diğer sanatçının politik eserleri. içerik müziği. (5)

İKİ KİŞİNİN ORTAK DEĞERİ

Aram Tigran 24 yıl yaşadığı Ermenistan’dan 1990 yılında önce Brüksel’e ardından da Atina’ya gitti. 2009 yılında vefat edene kadar burada yaşadı. Kürt müziğinin her alanında kısa sürede etki bırakan ender isimlerden biri olan sanatçı, müzik hayatına 14 albüm ve 250 eser koydu. Kürtçe gamla seslendiren sanatçının Ermenice, Arapça, Türkçe, Rumca ve Süryanice seslendirdiği müzikleri de bulunmaktadır.

Üretkenliği ve istikrarlı müzik üretimi Aram Tigran’ı Kürt müziğinin en değerli isimlerinden biri yapan başlıca unsurlardır. 1960’lı yıllarda Kürt müziği beklendiği gibi dolaşıma girmeyince ve yaygınlaşmayınca, müziği Kürtçeyi ayakta tutan bir desteğe dönüştü. Özgün besteleri yüzlerce Kürt müzisyeni etkiledi ve etkilemeye devam ediyor. Bu bakımdan diğer müzisyenler tarafından yorumlanmayan müziği adeta yok olmuştur. Ne tamamen politik ne de tamamen apolitik, nerede ve nasıl yaşadığının fazlasıyla farkında olan bir sanatçı olarak, tarih boyunca Ermeni-Kürt kimliklerinin ortak mağduriyetinin de sembollerinden biri olmuştur. Kürt müziğine sesiyle, çalgısıyla ya da derlemesiyle katkıda bulunan diğer Ermeni sanatçılar Komitas Vardapet (1869-1935), Aram Xaçatoryan (1903-1978), Karapetê Xaço (1900-2005), Dawidê Xilo (-), Hovannes Badalyan (1924)’dır. -2001). o da bu iki halk arasındaki sempatiden doğan katılımın temsilcilerinden biriydi. Aram Tigran, babasını kurtaran Kürtlere minnet duyarak yaşadı, Kürtler de Kürtçe ölümsüz eserler bırakan Ermeni kardeşine muhtemelen başka hiçbir Kürt sanatçısına hissedemeyecekleri bir sevgi ve minnet duyarak yaşadı.


1) Aram Tigran, ölümünden kısa bir süre önce Kurd TV’ye verdiği röportajda hayatından bazı nadide kesitleri anlatıyor. Bu bölümdeki bazı alıntılar o röportajdan alınmıştır.
2) Kaksar Öremar, “ Navdarên Kurd – Aram Tigran 1934-2009” Stêrk TV belgeseli.
3) Kürt Tv ile yapılan bir röportajdan.
4) Kürt Tv ile yapılan bir röportajdan.
5) Kaksar Öremar, İstikrar Azadiyê, Symbola Biratîyê Aram Tigran, Sharedariya Bajarê Mezin A Amedê

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort